28 Nisan 2007 Cumartesi

Adını Hasret Koydum Yar



Senden ayrı geçirdiğim her günün

Senden ayrı aldığım her nefesin,

Attığım her adımın, içtiğim her yudum suyun…

Yaşıyor gibi yaptığım adı yalan olan hayatımın

Adını hasret koydum yar.



Sadece bana bakan gözlerinin,

Sevdamla yanan kalbinin,

Sensiz dinlediğim her ezginin,

Seni düşünerek baktığım gök kubbenin

Adını hasret koydum yar..



Sadece yaşanan bugünlerin ve dünlerin değil

Yaşanacak olan yarınların

Senden ayrı kaldığım her saniyenin

Yaşadığın şehrin nezdinde gizli sevdamın

Adını hasret koydum yar..



Sabahsız sancılı gecelerin,

Sahte gülüşlerdeki gizemin,

Benden uzakta yaşadığın o şehrin,

İçimdeki büyük ateşin

Hepsinin ama hepsinin...

Adını hasret koydum yar...




Ellerim gözlerim saçlarım hasret yüklü. Daha kaç gece, tanıklık edecek feryatlarıma...

Artık yeter.. gel desem gelirmisin bana yar...



Sema ŞENER

Yüreğime Yağmur Yağdı

Yüreğime sağanak sağanak yağmur yağdı

Bir sana olan özlemim bir de gözlerim ıslandı

Ruhum asiliğin kollarında suskun



-----Çıkıversen karşıma umulmaz bir anda

-----Bitse hasret ezgileri dilimde

-----Kalemim acıya sussa



Gözlerin değse yine gözlerime

Yüreğimin hırçınlığı diniverse

Umutlarım kurşunlanmasa



-----Kollarım artık boşluğu sarmasa

----Sevdam artık tipiye tutulmasa

----Hüzünlerim kanat takıp uzaklara uçsa



Yağmasa artık yağmurlar yüreğime

Islanmasa artık gözlerim

Bir de sana olan özlemim



----Ama ne yazık ki…

----Yine ve yeniden..



Yüreğime sağanak sağanak yağmur yağdı

Bir sana olan özlemim bir de gözlerim ıslandı



yüreğimi sel bastı.. duygularım kelepçeli.. artık azad etmeli...

Sema ŞENER

Anka'yım Ben Yokluğun Yangınında




Kangren olmuş akşamlarda,

Yarım hayatımın hüznünü yaşıyorum yine sensiz.

Geçen senelere inatla unutmak bir yana,

Kaporasını seneler evvel verdiğim aşkını yaşıyorum doyasıya..



Yokluğun içimde ateşten bir gömlek.

Her gün yenisiyle değiştiriyorum.

Her gün bir öncekinden daha çok yanıyor canım,

Her gün bir öncekinden daha çok ölüyor ruhum.


Senin sevginle hayat bulurken

Diğer yandan yokluğunla biraz daha yok oluyorum.

Gören gözlerin aksine kalbimle görüyorum seni,

Senden habersiz yaşıyorum tek başıma sana olan sevgimi..



Yokluğun içimde fırtına önceki bir sessizlik.

Her zamankinden daha çok durgunum,

Her zamankinden daha çok yaralı.

Rüzgarda yolunu şaşırmış bir kelebek misali

Salınıyor cansız bedenim sensizliğin girdabında..



Sana deli gibi aşıkken

Kollarımın hep boşluğu sarması acı veriyor.

Sözler dokunuşların yerini almıyor.

Bu yüzden ne söylesem hep yarım

Ne yazsam hep eksik kalıyor.


Artık seni özlerken acı çekmiyorum sevgili...

Başımı duvarlara vurduğumu,

Ellerimi ısırıp kanattığımı,

Kanlı gözyaşları döktüğümü saymazsan eğer,

Acı çekmiyorum artık..

Seni özlüyorum..



Ankara’nın katran karası gecelerinde, Ayazda kalan kalbimi ısıtıyorum senin sevginle Her gün daha çok sen oluyorum. Gözlerindeki alevi yangını gördükçe daha bir yanıyorum. Her yangınımda kül oluyorum.. Sonra Anka gibi küllerimden doğuyorum seninle yeniden her yeni güne..


ve gözlerim uykuya merhaba diyene kadar yine ve yine başlıyorum yanmaya.. uykunun kollarına bıraktığımda kendimi biliyorum ki tamamen kül yığınıyım o an. Güneş ışınlarıyla üzerime doğana dek küllerim savruluyor karanlık dehlizlerde. Gözlerimi açtığım an, adın dilimi, hayalin ruhumu, aşkın kalbimi yakmaya başlıyor yeniden ve yeniden..



Sema ŞENER

Yüreğimiz Cenderede

Avuçlarındayız acının, git gide daha çok sıkıyor bizi
Yüreğimiz cenderede kan damlıyor gözlerimize
Ve biz her gün biraz daha eriyoruz içimizdeki ateşle
Dumanı sen..nedeni ben..

Göz görmeyince de katlanmıyor gönül
Ferman yazsam aşkımıza okuyan kül olur
Türkü olsak dillerde bende aksam nağme nağme yüreğine
Ama..Suskunum ben..nedeni sen..

Dokusam nakış nakış sevdayı içine
Ellerin her dem saçımı okşar mı?
Yar yüreğim kelepçede sana tutsak
Sahibim sen..nedeni ben..

Gözyaşlarım dansediyor gözbebeklerimde
Boğazımda esir kelimeler yutkunsam ölürüm sanki
Gökyüzü kanarken kendi kızıllığına
Ölen ben..nedeni sen..

Aşkın ete kemiğe bürünmüş şeklisin sen..Soluduğum hava, aldığım nefessin sen.. Bu dünyaya geldiysem nedenisin sen.. Neye yarar bu can sensiz... yaşıyorsam sebebi sensin..

18.03.2007
Sema ŞENER

Sen...Uzaktaki Sevgili




Sen..uzaktaki sevgili..

Gel.. yoruldum artık seni sensizlikte yaşamaktan

Oysa ne kadar yalnızsam ben o kadar seninleyim


Yaradılıştan beri en derinlerde saklıyordum seni

Kimseler ulaşamasın diye hala en derinlerde tutuyorum..

Bana saklıyorum seni…

Kimselerle paylaşamıyorum..


Her şeyin başında içinde ve sonundasın….

o kadar içimdesin ki.. o kadar benimsin ki..

Tüm varlığında ağ gibi sardın yüreğimi



Sen..uzaktaki sevgili.

Tüm şiirlerimi sana yazıyorum

Klavyeme tenin diye dokunuyorum

Seni çiziyorum satır aralarına

Seni çağırıyorum avaz avaz…

Duyuyor musun?



Kaç zamandır sana üşüyorum

Sana yanıyorum kaç aydır..

Sırılsıklamım aşkından

Yüzüm gözüm saçlarım oldun sen..

Her aynaya bakışımda seni görüyorum..


Yüreğim küle döndü..

Sana ne kadar ihtiyacım var

Görmüyor musun?



Sen... uzaktaki sevgili...

Seni içiyorum her sigaramda

Gözlerimde tütüyorsun.

Seni nasıl sevdiğimi bilmiyorsun..


Her gece seni uyuyorum

Her sabah sana uyanıyorum

İsmin hala dudaklarımda mühürlü..

Bir gün ismini tüm dünyaya haykıracağım

Biliyor musun?



Sema Şener

Kokunu özledim


alıntı...

Böylesine Sevmek [Hayatım Sen]


Bir köşe başında avuç açmak umutlara
Sonra da katmer katmer yanmak acılarla
Hasret yangınlarıyla kanka olmak
Ardından okumak gözlerinden tüm geleceği
Sevdamın yankısıyla ruhumu acılara gark etmek
Yaşamın ağırlığının çökmesi omuzlarıma
Ve yığılıp kalmak bir kaldırım taşına
Ama her şeye rağmen umutlu olmak
Gülümseyerek bakmak hayata
Bir çocuğun ürkek bakışlarında yakalamak merakı
Kalbini bir zincirle boynuna asabilmek gösterişten uzak
Hayalimdeki sana dokunabilmek gerçekliğe inat
Parmak uçlarımdaki hislerin yansıması yüzüme

Ey içimi yakan güneşim
Ne kadar yaklaşsam sana küle dönerim
Uzaklaşırsam senden ayazda kalır yüreğim
Sevmek, çok ama çok sevmek
Alıp başımı bu şehirden gitmek
Ve seninle bir ömür geçirmek

Hayal mi? Gerçek mi?
Ya umut?
Suskunluğum diz boyu.

Tüm bunlar ne biliyor musun?
Sevmek..sadece sevmek..
Her şeyi bir kenara bırakıp
Tüm acıları uçurumdan atıp
Delicesine sevmek..
Bu kadar çok seviyorum demiyorum
Böylesine seviyorum seni diyorum.
Biraz hayat, biraz gerçeklik, biraz aşk
Ve en önemlisi vuslat arkası gelen hüzün
Ortaya çıkan ise devasa bir sen.
Seni çok değil kocaman değil
Böylesine seviyorum işte
Masal değil hayatımın ta kendisi
Gelecek göz kırpıyor omuzlarının üzerinden
Sen hayatsın, hayat da sen.


29.03.2007

Sema Şener

19 Nisan 2007 Perşembe

Ömrüm Yanıyor



Hayalim kadar yakın,

Gerçekler kadar uzaksın bana..

Yürek yangınlarına alıştım ama

Sana adanmış olan ömrüm yanıyor yar



Tutki rüzgar bile ağlıyor küllerimizi savururken

Tutki yağmur yağıyor ruhuma

Tutki gözlerimde danseden yaşlar iniyor sağanak sağanak

Bilki hiçbir suyun söndüremediği tek yangınsın yüreğimde



Özlemin yakıyor ya hani beni

Bir ahh.. çeksem!

Yanarmıyım bende Ferhat gibi

Küllerim rüzgara karışıp da

Bulur mu oralarda seni



Gitmeseydin yar..

Kopası boynumu bükük koymasaydın buralarda

Ama..

İşte gidiyorsun..

Lanet olsun..


Sema Şener

Ölüm Koynumda




"Her aşk kendi masalını yaratırmış..."


Sensiz olamam yar ben sensiz yaşayamam

Bilmez kendi masalını yaşamayanlar

Bilmezler nasıl yanılır bir aşk uğruna

Nasıl candan vazgeçilir nasıl ölümüne sevilir

Nasıl bir söz için uğruna ömür tüketilir

Ben senin için vazgeçmişim canımdan

Ölümü bile sevmişim sırf senden diye yar



Geceye sırnaşan hüzünlerle oynaşan

Deli bir sevdaya gark olmuş yüreğim

Kaşına gözüne sözüne yandığım

Gözlerinden kurşunlandığım bir sevda

Her günü masalın bir cümlesini oluşturan

Büyülü anlarımızı yaşayamadığımız hayatımızdan çalan

Bizi çıldırtan.. kudurtan.. öldüren bir sevda..



Her gece başımı yaslarken gecenin siyahına

Nedenleri keşkeleri teslim ediyorum

Yarınların umursamaz kahkahalarına

Elimde kalan sen, sonra sen ve en son yine sen

Biliyorum ki ne giderse gitsin benden

Bana kalan her zaman yine ve yine sen



Yokluğun...

Acı hüzün karması

Sensizlik...

Ölümün diğer adı



Acı ve hüzün arkası gelen bir ölümsün sen…

Ölüm senin olamadığın yerde sevgili..

Ölüm benim koynumda…



“Söylesene nasıl yaşar bu beden sensiz”


Sema Şener

Ankara Ağlıyor Yokluğuna Gülüm



Dışarıda keskin bir ayaz
Kanımı donduran bir soğuk
Bulutlar yağmur yüklü
Ha ağladı ha ağlayacak
Hiçbiri umurumda değil inan
Bir ben değilim ki ağlayan ardından
Ankara ağlıyor yokluğuna gülüm

Geç kalmış bir aşk can çekişiyor bu şehrin ruhunda
Ne sen kurtarabilirsin onu ne de ben
gecikmişliğinin cezasını çekmekte ayaz tutmuş yüreklerde
Gökyüzü bir başka ağır bugün
Ben bir başkayım
Ellerimde geç kalmış bir aşk
Gözlerimde buğulu bir hüzün
Bir ben değilim ki ağlayan ardından
Ankara ağlıyor yokluğuna gülüm


Satır aralarına gizlenmiş bir özlem
Nereye gitsem nereye baksam hep sen
Ilık bir kan damlası yüreğimi ezen
Dayanmaz yürek dedikçe inadına seven
Sen sen sen..
Yokluğun bile varlığımken
De bana yar yetmez mi bu hasretlik
Dilimde ayrılığın acımasız ezgisi
Gözlerimde hala hüzün
Bir ben değilim ki ağlayan ardından
Ankara ağlıyor yokluğuna be gülüm..



Sema Şener

18 Nisan 2007 Çarşamba

Çare(Siz)Lik



Ne çok sensizim bu şehrin sessizliğinde

Sensizliğinle sarılmışım çepeçevre

Ve ben biraz daha çaresiz

Biraz daha kimsesiz

Biraz daha sensiz

Ben sensiz sen bensiz



Sensizlik kokuyor düşlerim..

Ve hasretin..

Gelip tam ortasında patlıyor yüreğimin

Gözlerin kime bakar

Ellerin kimi tutar

Bensiz misin sen de sensiz olduğum kadar




Yoksun ya hani

Gittin ya hani buralardan

Hergün biraz daha ölüyorum

Sonu gelmiyor sensizliğin


Ve ben yar..ben sana susuyorum



Kelimeler düğümlü boğazımda.

Yutkunsam.. geçer mi..

Kuşlar eşlik ediyor yasıma

Yer gök inliyor feryadıma

Bir çare yok mu...

Yok mu bir çare..


Ölüyorum bu şehirde sensizliğin gölgesinde..Ve ben avaz avaz kusuyorum içimde biriken kanı gökyüzüne ... Kimbilir belki bundandır bu şehrin her akşam ölmesi kendi kızıllığında



Sema ŞENER

Çocuklar Ölmesin





Uçuşan mermilerin
Patlayan bomba seslerinin arasına,
Minik bir çocuğun çığlıkları karışıyor..
“Beni öldürmeyin, ne olur..
Yaşamak istiyorum ben
Yaşamak istiyorum
Daha çok küçüğüm beni öldürmeyin”
Ne yazık ki…
Seni duymuyor bu canavar yürekler, çocuk..
Gözlerini bürüyen kan,
Kör etmiş onları..
Vicdanlarının sesini duymamak için
Kapattıkları kulakları, senin sesini duyamayacak kadar sağır..
Her fırsatta dünya barışı diyen diller,
Barış adı altında dünyayı katlettiler..
Yine bir bomba sesi..
Ardından..
Bir kurşun..
Adres sormuyor..
Küçük aciz bir beden sarsılıyor..
Gözlerinde “neden” sorusu..
“Neden duymadınız beni”
Ah be çocuk..
Demedim mi onlar seni duyamayacak kadar sağır
Onlar insan olamayacak kadar zavallı
Ama sen..
sen o kadar tertemizsin ki
Çevrendeki kirli dünyaya rağmen
Bembeyaz senin için
Kararttılar işte içindeki ışığı
O anda aklından neler geçti çocuk
Artık oynayamayacağın oyunlar mı
Yoksa bir daha yiyemeyeceğin şekerler mi
Gökyüzünde uçuşan bombalar yerine
Bir daha hiç uçuramayacağın uçurtman mı
Anneni mi istedin yoksa yanında
Onun için mi ellerini son bir gayretle uzattın ileriye
Ah be çocuk.. ahhh
Ya o gözündeki kanlı bir damla yaş neden
Ciğerimi yaktın, yüreğimi kanattın..
İnsanlığımdan utandım be çocuk..
O uzanan minicik elinden tutup
Bambaşka bir dünyaya çekmek isterdim seni
Sana zalimce uzanan o silahlı elleri kırmak isterdim bir bir
Çektiğin acıları onlara da çektirmek isterdim
Ama..
Ne yazık ki ben bir insanım..
Ne yazık ….
Artık utanıyorum bu sözü söylerken..
Lanet olsun..
Ne yazık ki ben bir İNSANIM…

Çocuklar ölmesin
Onlar oyun oynasın şeker yesin
Neşeli çığlıklarıyla ortalık inlesin
Çocuklar ölmesin..
Ölümün ne olduğunu bile bilmez onlar
Onlar o kadar masum ki..
Çocuklar ölmesin
Daha çok küçük onlar, canlarını yakmayın
Ne olur..
Artık çocuklar ölmesin..

Sema Şener

17 Nisan 2007 Salı

Hayaller mi gerçekler mi



Son zamanlarda ben de takıntı oldu hayat.... nerden takıldım kaldım, nasıl bu kadar kendimi kaptırdım bilmiyorum. İçimde bir yerlerde sürekli çağlayan bir şeyler var, nedenini bilmediğim.. Belki de hayata takılıp kalmamdı bir yerlerde kimbilir? Belki de hayatın kıyısında bile olmamamdı.

Peki, nedir ki hayat? Sözlük anlamına baktım geçenlerde. şöyle diyordu H harfinin hayat yazan o gizemli bölümünde. Hayat- canlıların doğumdan ölüme kadar etkinliğini sağlayan olguların tümü, yaşam. Ne garip değil mi, etkinliğini sağlayan olgular diyor hayat için. Ne etkinliği, kim belirliyor bu etkinliği, bizler mi...hayat mı? Hayat bu etkinliği yaşamamız için fırsatlar sunuyor, biz o etkinlikleri bize hayatın izin verdiği ölçüde yaşayabiliyoruz. Yargılayamıyoruz hayatı. Devasa hayatın karşısında bizler neyiz ki? Ufacık, önemsiz toz zerrecikleri. Üflese üzerimize hayat, dağılıp gidiyoruz kendi yarattığımız minicik dünyalarımızda. Çok da umurunda değiliz hani. Çırpındıkça yarattığımız girdabımızda yok ediyoruz kendimizi. Oluruna bırakınca da o devasalığın içinde yitiyoruz, kayboluyoruz. Aslında hiçbir şey yapmamakla, bir şeyler yapmak arasında da pek bir fark yok gibi.
Kimbilir kaç kez hayatın anlamsızlığını sorguladım. Hayat anlamsızsa bu anlamsızlığın bizi neden bu kadar derinden etkilediğini düşündüm. Kaç kez kelimelerin altında aradım bu anlamsızlığın cevabını. Hayatın anlamsızlığına kendi anlamsızlığımı da katıp iyice bölündüm sonraları. Ne çok cevapsız soru vardı aslında. Bir zaman geldi cevap aramaktan vazgeçtim.

Kapat perdeleri !
Kapat ki, yalnızlığın başlasın...
Ürkme !
İyidir insanın kendi kendine kalması.
Alışmalısın...
(Okan Savcı)

Yalnızlık ürkütücü gelir çoğu insana. Öyle değildir oysa. Kalabalıkta boğulmak nedir bilir misiniz? Bir hengamede yokolan çabalar, dostluklar, arkadaşlıklar, boşuna yaşanan yıllar, zamansız gidişler, zamansız gelişler, kavgalar, kıskançlıklar ve savaşlar.. ve aşk. İçlerinde en sakini gibi görünüyor ama aşk da iki kişiliktir. Yalnız değilsindir. Senin dışında bir kişi daha girerse kendi ellerinle inşa ettiğin dünyana, temelleri sarsılmaya başlar ve ardından yıkılmalar. Tek kişilik yaşamak ne kadar ürkütücü görünse de daha az tehlikelidir. Yani iyidir insanın kendi kendine kalması..

Hayalleri de tehlikeli bulur çoğu zaman insanlar. Gerçeklikten daha mı tehlikelidir sizce hayaller? Kendi istediğin şekilde bir dünya yaratmak, hayatın etkinliği sağlamak için yarattığı olguları hiçe sayarak, kendi olgularını kendin yaratman daha mı tehlikelidir. şöyle sormalıyım belki de, mutluluğun kendi ellerindeyse ve bunu hayallerinle sağlayacaksan bunu bir tehlike olarak görmek nasıl bir inançtır. Bu kadar mı korkuyoruz mutluluktan, bu kadar mı yozlaşmış, katılaşmış yürekler ve beyinler. Laf aramızda beni de tehlikeli görüyorlar... hayallerimle yaşadığım için tehlikeli diyorlar bana. Daha da açığı deli diyorlar.

Hayat aslında bir düş! Bir gün düşeceğiz toprağave hayat denen bu düşten ilk kez uyanmış olacağız.

Biliyor musunuz, hayallerimde herşey mavidir benim. Denizlerin rengi, düşlerimin rengi, umudumun rengi, hayatımın rengi... bu yüzden denizlere baktığımda, ya da bir hayal kurduğumda, bir umudum olduğunda kendimi seyreder gibi olurum. Daha az acı vardır benim tek kişilik dünyamda. Peki bu beni tehlikeli mi yapar. Hırsları yüzünden birbirlerini katleden insanlardan daha mı tehlikeliyim ben? Hiç anlayamadım insanları?, tabi onlar da beni :) hani çok da önemli değil beni anlamaları... çok zaman önceydi, ama ne kadar zaman önceydi hatırlayamıyorum, bıraktım insanlara kendimi anlatmaktan.

Şimdi ne mi yapıyorum, kendimi kendime anlatıyorum. Kendimle yüzleşiyorum. Tüm kişiliklerimle (!) yüzleşiyorum. Sevmesem de bu hayatı, sevmesem de yaşamak zorunda kaldığım dünyayı, ben kendimi seviyorum. Ben kendimi çok seviyorum :) Daha sık yapmalıyım sanırım bu yüzleşmeleri...

Peki ya sen, sen hiç yüzleştin mi kendinle?
Açığa çıkartmaya korktuğun diğer kişiliklerinle.. yüzleştin mi hiç?

İşte şimdi tam sırası...
Cesur ol, farkın olsun...

Sema Şener

Bunca Kalp Kırıklıklarına Rağmen, Küçüklüğümde Yaptığım Gibi Rüzgarı Arkama Alıp Bağırmak İstiyorum

Bunca Kalp Kırıklıklarına Rağmen, Küçüklüğümde Yaptığım Gibi Rüzgarı Arkama Alıp Bağırmak İstiyorum
. . . . . . . . . A C I M A D I K İ ! . . . . . . . . .